Neden Çin?

Neden Çin sorusunu sormadan önce Çin’in istikrarı büyüyen ekonomisine ve bu ekonominin temelini oluşturan reformlara bir göz atalım.

İLK ADIMLAR

Çin Komünist Partisi 1949 yılında yönetimi devraldığında ülke ekonomisi tamamen tarıma dayalıydı. 50’lerde ve 60’larda birçok sanayileşme hamleleri denense de istenilen sonuç bir türlü elde edilemedi. Bunda ortalama 30 milyon insanın ölümüne de sebep olan 1958-1961 yılları arasında yaşanan Büyük Çin Kıtlığı’nın da önemli ölçüde etkisi olmuştur. Bu yıllarda hükümet tüm makine teçhizat ithalatını durdurarak acil bir biçimde temel gıda ithal etmek zorunda kalmıştır. Böylelikle Çin’in sanayileşme hayali bir süreliğine rafa kaldırılmıştır ta ki 1978 yılına kadar.

TARİHİ BİR KARAR

Çin’in küresel bir dev haline gelmesini sağlayan yolculuğun başlangıcını 1978 yılına dayandırabiliriz. 1978 yılında Çin Komünist Partisi Merkezi Komitesi tarihi bir karar alarak ekonomik alanda reformların fitilini ateşlemiştir. Aşırı merkezi planlamanın yeterli verimliliği sağlamadığı kanaatine varan komite devletin planlama ve gelişimindeki payının azaltılmasını hedefleyen bir dizi değişikliğe gitmiştir.

 1978’de 6.8 milyar dolar ihracat ve 7.6 milyar dolar ithalat rakamları ile 800 milyon dolar dış ticaret açığı veren ülke 1982’ye gelindiğinde 22.6 milyar dolar ihracat ve 17.8 milyar dolar ithalat rakamlarıyla bugün tabir ettiğimiz şekilde ‘dünyanın fabrikası’ olma yolunda en büyük adımını atmıştır. Ekonomisi her geçen gün gelişerek yeni yönelimlere ve fırsatlara olanak sunmaktadır. Bunun en güzel örneği Xi Jinping’in ilk kez 2013 yılında dile getirdiği Bir Kuşak Bir Yol Projesidir. 

TÜRKİYE-ÇİN ARASINDAKİ POTANSİYELLER

Çin ve Türkiye arasındaki ticari potansiyel ve bu potansiyelin yeterli ölçüde kullanılamadığı sık sık gündemimize gelse de Çin-Türkiye ticari ilişkileri istikrarlı bir şekilde gelişmektedir. İlk kez 2000’de 1 milyar dolarlık ticaret hacmini yakalayan Türkiye-Çin ticari ilişkileri o tarihten itibaren artmaya başlamıştır. Bu rakam 2005’te 7,4 milyar dolar, 2010’da 19,5 milyar dolar ve 2018’de de 23,6 milyar dolar olarak kayıtlara geçmiştir.

Türkiye-Çin ticari ilişkilerinde yakalanan bu artışın ivmelenmesi adına birçok proje ortaya konulmaktadır. Bu projelerden en önemlisi ve en büyüğü de Bir Kuşak Bir Yol Projesidir. Bir Kuşak Bir Yol Projesi bu anlamda iki ülke açısından da ciddi fırsatlar sunmaktadır. Türkiye, Çin’in geliştirdiği ve 2013’te uluslararası kamuoyu ile paylaştığı girişimin ilk günlerinden itibaren en büyük destekçilerinden biridir. Planladığı Orta Kuşak Hattı’nı girişime dâhil etme kararlılığı sergileyerek de Antik İpek Yolu’nda olduğu gibi Modern İpek Yolu’nda da aktif bir rol üstlenme arzusunu ortaya koymuştur.

Çin ve Türkiye’nin geçmişten gelen Batı’nın sömürgecilik anlayışından uzak uzak yardımsever ve iş birlikçi anlayışları sayesinde iki ülkenin ortaklaşa üçüncü ülkelere yatırım yapma potansiyelleri de her iki ülke için çok büyük fırsat niteliğindedir.

NEDEN ÇİN ?

Benim Çin’de öğrenim görmemdeki en önemli etmenlerden birisi Çin’in hızlı büyüyen ekonomisinden ötürü karşıma çıkacağını düşündüğüm fırsatlardır. Ancak asıl etmen, yeni iki kutuplu dünya düzeninde ülkemin durması gerektiği konumu için altyapı oluşturmaktır. Çin’in gelişmesinin yanında Türkiye’ye de bir yer açmak ve ortak projelere imza atılmasını sağlamak için çaba sarf ederek, bu projelerin masa üstünde değil bizatihi alanda olması adına adımlar atmak istemekteyim. Hedefim ise bu yönde adımlar atılması ile birlikte Çin ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticari potansiyellerin yeterli ölçüde kullanılabilmesi için iki devlet arasında bir köprü görevi görmektir.